Yetişkinlerde uyku bozukluğu sık görülen rahatsızlıktır. Buna yol açan yüz civarında hastalık vardır. Bunlardan en önemlisi de uyku apnesidir. Hatta apne en sık rastlanan uyku hastalığıdır denilebilir. Uyku apnesi siz uyurken nefes almanızın durması ve yeniden başlamasıdır.
Uykuda nefesin 10 saniye ve daha uzun süreyle kesilmesi apne olarak adlandırılır. Solunumun yavaşlamasına ise hipopne denir. Uykuda nefes kesilmelerinin sayısı saatte 5’in üstünde ise, tıkayıcı tipte uyku apnesi sendromu söz konusudur. Uykuda nefesin kısmi kesilmesi horlama olarak ortaya çıkar, tamamen kesilmesi ise apneye neden olur.
Uyku apnesinin önemi bazen ölüme yol açabilmesine ve sinsi seyretmesidir. Uyku apneli hastanın yaşam kalitesi bozulur. Her zaman uyuyabilir, her yerde uyuyabilir, hatta direksiyon başında bile uyuyabilir.
Uyku apnesi olan hastanın yüksek şiddette horlaması çevreyi rahatsız eder. Hasta bazen kendisi bile horlama sesinden uyanır. İşine yorgun gider ve dikkatini toplamakta güçlük çeker. Çalışma zevki bozulur. Eve çok yorgun döner ve televizyon karşısında uyuklamaya başlar. Ailesi ve çevresiyle iletişimi bozulur.
Uyku apnesi olan kişiler kendi uykularını izleyemediklerinden belirtilerin farkına varamayabilirler. Bu nedenle onu izleyen birisinin tespitleri önemlidir. Uyku apneniz varsa genelde aşağıdaki belirtileriniz oluşur:
- Uyurken nefes almanızın durması ve yeniden başlaması
- Sık sık uyanmanız
- Yüksek sesle horlamanız
- Gün boyunca kendinizi çok yorgun hisstemeniz
- Ruh halinizde değişimler olması
- İşinize konsantre olamamanız
- Uyandığınızda baş ağrısı hissetmeniz
Tedavi edilmemiş uyku apnesi sizin hipertansiyon, enfarktüs ve kalp ritmi bozuklukları yaşama ihtimalinizi artırır. Hatta trafik kazası geçirme riskiniz dahi artar. Bu nedenle uyku apnesinin teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi çok önemlidir.
Uyku apnesinin tedavisi mümkün olsa da temel sorun tanıdır. Dünyadaki uyku apnesi hastalarının %80-90’ına henüz tanı konulamadığı hesaplanmıştır. Bu hastalıkla ortalama 10 yıl yaşadıktan sonra tanı konulabilmektedir. Hastalığın çok yaygın, tehlikeli, sinsi ve bilinmeyen bir hastalık olması tanıyı güçleştirmektedir.
Horlama tek başına mevcut ise sadece sosyal bir şikayettir ve tedavisi de sosyaldir. Yorgun olan, alkol ve sigara içen insanlar da horlayabilirler.
Uyku Apnesi’nin Nedenleri Nelerdir?
Uyku apnesi solunum yollarında tıkanma veya santral sinir sistemindeki başka hastalıklar nedeniyle solunumun durması ve tekrar başlaması ile gerçekleşen bir durumdur. Tıkanma üst solunum yolu boyunca burundan epiglota kadar herhangi bir yerde olabilir. Cerrahi ile düzeltilebilecek üst solunum yolu lezyonlar aşağıdada sınıflandırılmştır.
- Septum deviasyonu, hipertrofik konka, polip, tümör tıkanmaya sebep olabilir.
- Nazofarenkste adenoid vegetasyon, kist, stenoz, koana atrezisi, koana polipi, tümör, ofarengeal cerrahi sonrası, yarık damak onarımı sonrası görülebilir.
- Orofarenkste tonsil hipertrofisi, makroglossi (Down Sendromu, akromegali), retrognati (Pierre Robin Sendromu, akondroplazi), dil tonsili hipertrofisi, dil kisti, neoplazm, uvula ve yumuşak damak gevşekliği sebebiyle olabilir.
- Hipofarenkste laringotrakeomalasi, vallekula kisti, neoplazm, kord paralizisi, glottik web, papillomatozis, stenoz, hemangiyom sebebiyle oluşabilir.
- Kraniofasial anomaliler; Crouzon, Apert, Treacher Collins ve Down Sendromu gibi merkezi sinir sistemini ilgilendiren hastalıklarda görülebilir.
- Nöromüsküler nedenler; neonatal anoksi, serebral palsy, Down Sendromu, myotrofik distrofi, Arnold Chiari malformasyonu, sringomiyelobulbi ve vokal kord paralizisi merkezi ve periferik sinir sistemi hastalıklarında görülebilir.
- Diğer nedenler; konjenital miksödem, Hogdkin, Prader Willi Sendromu, endojen veya ekzogen obezite, orak hücreli anemi ve laringofarengeal reflü sebep olarak sayılabilir.
Uyku Apnesi’nin Belirtileri
- Horlama
- kuda nefes kesilmesi
- Sabah yorgunluğu
- Sabah baş ağrısı
- Gün içinde uyuklama isteği
- Dikkati toplama bozukluğu
- Sosyal hayatın etkilenmesi
- İşte başarısızlık
- Trafik kazalarında artış
- Kalp sorunları ve hipertansiyon
- Gastroözofageal ve larengofarengeal reflü
- Cinsel isteksizlik gibi belirtiler obstrüktif uyku apne sendromunu akla getirmelidir.
Hekimin size soracağı 3 soru uyku apne hastalığının tanınmasına yardımcı olur:
- Horlama var m?
- Uykuda nefes kesilmesi var mı?
- Gün içi uyuklama isteği var mı?
Uyku apnesinin tanısı nasıl yapılır?
Uykuda nefesin kesilme sayısına ve süresine bağlı olarak, kanınızdaki oksijen düzeyini düşer ve karbondioksid düzeyi yükselir. Bu durum beynizi uyararak uyanmanıza neden olur.
Sabah kalktığınızda kendinizi dinlenmiş hissetmeniz uykunuzun derin evrelerine girebilmenize bağlıdır. Ancak nefesinizin kesilmesi nedeni ile sık sık uyandığınızda bu dinlenme evrelerine giremezsiniz. Bundan dolayı sabah yorgunluğu, baş ağrısı ve gün boyu uyuklamalar yaşayabilirsiniz. Uyku apnesi hastaları bu rahatsızlıklarını genelde gün içindeki çalışma ve strese bağlar. Bu hastalar genellikle eşlerinin şikayeti üzerine doktora başvururlar.
Tanıda şu yöntemlerden yararlanılır:
- Yaşadıklarına dair anlattığı süreç ve muayene bulguları
- Epworth Uyuklama Skalası
- Müller Manevrası
- Uykuda solunum rahatsızlıkları skorunun belirlenmesi (Friedman sınflaması+ tonsil hacmi + beden kitle endeksi)
- Polisomnografik inceleme
- Sefalometrik analiz ve gerekirse manyetik rezonans ile dil hacmi, arka farenks duvar yüzeyi, ağız tabanı yüzeyinin hesaplanması
Bu değerlendirmeler sonrası hastanın tedavi yöntemi belirlenir. Ancak kesin tanı polisomnografi yani uyku testi ile konur. Hasta bir gece uyku laboratuvarında uyur ve gece boyunca izlenir.
Polisomnografide şu parametreler kaydedilir:
- Elektroensefalografi
- Elektrookülografi
- Elektrokardiyografi
- Elektromiyografi
- Solunum eforu (göğüs ve karın hareketleri kaydı)
- Hava akımı (burun ve ağız hava akımı kaydı)
- Oksijen satürasyonu
- Uyku pozisyonu
Tıkayıcı sebeplerle oluşan uyku apnesi nefesin kesilmesi sıklığına göre 3 sınıfa ayrılır:
- 5-15 apne-hipopne/saat: Hafif
- 16-30 apne-hipopne/saat: Orta
- >31apne-hipopne/saat: Ağır
Tıkayıcı sebeplerle oluşan uyku apnesinin tıkanma sebebi ve seviyesinin belirlenmesi tedavide cerrahi girişim yöntemini ve gerekliliğini de belirler.
Fotoğraf: Ron Lach