Ketojenik Diyet
Ketojenik diyet özetle düşük karbonhidratlı diyettir. Düşük karbonhidrat, yeterli miktarda protein, yüksek yağ içeren beslenme programı uygulanır. Vücudun kalori ihtiyacı farklı kaynaklara yönlendirilir. Burada amaç yüksek miktardaki yağ alımı ile depolanan yağdan karaciğerde oluşturulan ketonun yakılması ve kalori elde edilmesidir. Glukoz ihtiyacı proteinlerin dönüştürülmesi ile edilir. Bunun için de bir miktar protein almak yeterlidir. Dolayısı ile şeker ve karbonhidrata gerek yoktur.
Bu diyet aslında çocuklarda epilepsi nöbetlerinin sıklığının azaltılması için kullanılmaktadır. Ayrıca Alzheimer, diyabetes mellitus (insülin duyarlılığını azaltmak için) gibi bazı hastalıklarda da faydalı olabileceği bilinmektedir. Aslında avcılık ile başlayan insanlık tarihinde beslenme bu diyet ile anılmaktaydı. Tarımsal faaliyetler sınırlı olduğu için karbonhidrat alımı da sınırlı idi. Yakın zamana kadar da ürünlerin mevsiminde yenmesi prensibi nedeniyle dolaylı olarak sınırlı şekilde de olsa bu diyet kullanılmaktaydı. Ancak son yıllarda artan bir eğilim, bu beslenme modelinin bir diyet şekli olarak kilo vermek amaçlı kullanılmasıdır.
Giderek artan destekçi sayısına rağmen, yüksek yağ oranı nedeniyle uzmanlar tarafından bir endişe kaynağı olmuştur. Kısa vadede etkili sonuçlar alınabilse de uzun vadede ne gibi sonuçlarının olacağı bilinmemekte, bazı hastalıklara ilişkin olası komplikasyon geliştirme potansiyeli olabileceği hususunda uzmanlar uyarılarda bulunulmaktadır.
Ketojenik diyet nasıl etki gösterir?
Normal şartlarda alınan gıdaların yaklaşık yarısı karbonhidratlardır. Karbonhidratlar et ve yağ içeren ürünler dışındaki hemen tüm gıdalarda bulunur ancak temel olarak tahıl ve tahıl ürünleri ile birlikte alınır. Gereğinden fazla alınır ve enerji tüketimi de yeterli olmazsa vücutta yağ olarak depolanır ve obezite, kalp damar hastalıkları, diyabetes mellitus, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği gibi sorunlara semin hazırlar.
Karbonhidrat esasen glikojen ve nişasta olarak alınır. Ağızda tükrük amilazı ile sindirim başlar, ince bağırsakta pankreatik amilaz ile biter. Sindirim sonunda glukoz, galaktoz ve früktoz açığa çıkar. Glukoz, hücre zarı proteinleri ile beyin, kan hücreleri, karaciğer, böbrek, iskelet, kas hücreleri vs hemen tüm vücuda dağılır. Buralarda hücrelerde mitokondri bölümlerinde yıkıma uğrayarak enerji üretir.
Eğer yeterli miktarda glikojen yoksa vücut önce karaciğerdeki yağları, bu da yetersiz kalırsa diğer vücut yağlarını yıkıma uğratır, keton ürünleri üretilir ve enerji üretimi için bunlar kullanılır.
Ketojenik diyet türleri:
Ketojenik diyet uygulamaları kişinin özelliklerine, aktivite düzeyine göre değişik şekillerde uygulanabilir. Uygulama türüne bir diyetisyen desteğinde karar verilmelidir. Diyetisyen bu özelliklere göre bir ketojenik oran (diyet içerisindeki yağ, protein ve karbonhidrat oranları) hesaplar ve buna diyet türüne karar verir. Halen uygulanan ketojenik diyet türleri şunlardır:
- Standart ketojenik diyet: %75 yağ, % 20 protein ve % 5 karbonhidrat içeren beslenme programı uygulanır. En fazla uygulanan ve en eski türüdür.
- Yüksek proteinli ketojenik diyet: % 60 yağ, % 35 protein ve % 5 karbonhidrat içereb beslenme programı oluşturulur.
- Döngüsel ketojenik diyet: Haftanın beş günü standart ketojenik diyet, kalan iki günü yüksek karbonhidratlı beslenme programı uygulanır.
- Hedefe yönelik ketojenik diyet: Standart ketojenik diyet programı uygulanır ancak antremanlarda egzersiz programlarına göre karbonhidrat ilave edilir. Daha çok sporcular ve vücut geliştirenler tarafından kullanılır. Mutlaka uzman gözetiminde uygulanması önerilir.
Yalancı açlık:
Yemek yeme isteği geldiğinde her zaman için aç olduğunuz anlamı çıkarmak doğru olmayabilir. Yakın zamanda yemek yediğiniz halde kendinizi aç hissetmeniz farklı nedenlere bağlı olabilir. Doğru olan gerçekten acıktığınızda yemek yemenizdir. Sizi aç hissettiren, yemek yemeye teşvik eden faktörlere karşı dikkatli olmak gerekir. Bazen yalancı açlık sizi yemek yemeye itebilir. Özellikle ana öğünler dışında alınan ara öğünlerin temelinde de yalancı açlık yatar.
Yemek yeme isteğinizi etkileyen olası faktörler şunlar olabilir:
-
- Sosyal baskı: Ziyaretler, görüşmeler, toplantılar gibi ortamlarda yemek yemeye davet edilmek, yemek için ısrar edilmesi durumu, gezi turlarında ikram edilen lokum vs,
- Reklamlar: Televizyon, gazete, sosyal medya ortamında yemek, tatlı, içeceklerin teşvik edici tarzda reklamının yapılması, örneğin gece geç vakitte mangalda nefis bir sucuk reklamı gibi,
- Uykusuzluk: Hormonal dengenin bozulmasına bağlı olarak açlık hissi verebilir,
- Susuzluk: Açlık ve susuzluk beyinde hipotalamus tarafından kontrol edilmektedir. Susuz kaldığınızda açlık hissi de gelebilir. Bir bardak su içtiğinizde açlık hissiniz de kaybolacaktır.
- Duygusal baskı: Depresyon, panik atak, korku, stres gibi duygusal nedenler açlık hissetmenize neden olabilir. Diğer taraftan bu dönemlerde kan glukoz seviyelerindeki oynamalarda açlığınızı etkiler. Kan glukoz seviyesi azaldığında aç ve mutsuz hissedersiniz.
- Zorlu dönemler: Öğrenciler için sınav dönemleri, çalışanlar için teftiş dönemleri, iş başvuruları, zorlu bir konferansa hazırlık, ev temizliği günleri gibi kişinin hayatının zorlu geçen dönemleri de açlık hissini artırabilir.
- Adet dönemi: Özellikle östrojen hormonundaki azalmanın etkisiyle adet öncesi dönemde kadınlarda tatlı yeme isteği oluşur.
- Yemek düşünmek: Bazen yemekleri düşünmek veya görmek sizde hormonları harekete geçirecek ve yemek yeme isteğini açığa çıkaracaktır. Özellikle tatlı gibi çekici gıdalarda hormonal denge daha çabuk değişecektir.
- Yemek koklamak: Yemekleri görmek gibi koklamak da açlık hissini oluşturabilir. İşten döndüğünüz de eve yayılmış, güzel bir kuru fasulye yemeği kokusu aç değilseniz bile yeme isteği doğuracaktır.
- Mide boşalması: Çeşitli sebeplerle veya kendi isteğinizle midenizi boşalttığınızda ve mideniz dolu olmaya alışık ise açlık hissi açığa çıkacaktır.
- Yolculuk: Yolculuklar esnasında verilen ikramlar, molalar aç değilseniz bile alışkanlıklarınıza bağlı olarak, bazen de otobüs/tren/uçak yolculuğunda yemeğe ulaşma imkânlarınızın kısıtlılığı, yemek yeme isteği geliştirebilir.
- Alışkanlıklar: Düzenli olarak yemeklerle birlikte alınan kalorisi yüksek içecekler, tatlılar veya kahve, zaman içerisinde alışkanlık haline gelir. Aç olmasanız ya da kalorisi yüksek bir yemek yeseniz bile bu alışkanlıklarınızı devam ettirme isteği oluşabilir.
Ketojenik diyet prensipleri:
- Açlık hissettiğinizde, gerçekten aç mısınız yoksa yalancı açlık mı konusunu sorgulayın. Her açlık hissine yemek yiyerek karşılık vermeyin.
- Size verilen diyet menusu dışında başka gıda almayın. Diyet menüsüne tam uyum için gerekirse gıdaları tartarak tüketin.
- Öğün saatlerine uyun, bunun dışında gıda tüketmeyin.
- Diyet esnasında bol su için. Ketojenik diyette keton cisimciklerinin enerji kaynağı olarak kullanılması esnasında ağız kokusu, idrar kokusunun değişmesi ve sık idrara çıkma beklenen etkilerdir.
- Ketojenik diyetler mevcutta kullandığınız bazı ilaçların yeniden düzenlenmesini gerektirebilir. Özellikle tansiyon yüksekliğine bağlı ilaçların gözden geçirilmesi gerekebilir. Bunun için takip eden doktorunuza başvurmanızda fayda vardır.
- Ketojenik diyette doğal yağ kaynakları önerilmektedir. Taze köy tereyağı yanında Hindistan cevizi yağı, avokado yağı, balık yağı vs önerilebilir. Ağız tadınıza uygun olmayabilen bu yağ çeşitlerinin tüketimi sizi zorlayabilir. Ağız tadınıza uygun olandan başlamak ve alışmak için vücudunuza zaman tanımak, diyetin etkinliği ve devamlılığı açısından faydalı olacaktır.
- Ketojenik diyetin başlangıç döneminde, uzun yıllardır karbonhidrattan alınan glukozu temel enerji kaynağı olarak kullanan vücut için ketonlara dönmek kolay olmayacaktır. Bu geçiş döneminde grip benzeri belirtiler (keton gribi) gelişebilir. Geçici bir durumdur.
- Ketojenik diyetin temelinde karbonhidratın azaltılması yatar, tamamen kesilmesi değil. Karbonhidratların çok azaltılması lif alımını kısıtlayacak ve kabızlığa neden olabilecektir. Bunun önlenmesi için yeşil sebzeler alınması tavsiye edilebilir.
- Gebelik döneminde veya çocuklarda ketojenik diyet bazen vitamin, mineral eksikliklerine yol açabilir. Bu dönemlerin ihtiyaçlarının ketojenik diyet programları hazırlanırken dikkate alınması gerekir. Gebeler ve çocuklar için ketojenik diyet uygun olmayabilir.
- Diyabetes mellitus hastalarının tedavi planlarının gözden geçirilmesi gerekir. Daha önceden kontrollü de olsa alınan glukoz iyice azaltıldığından insülin ihtiyacı da değişecektir. Bu durumun takip eden hekimi ile birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Ketojenik diyette önerilen gıdalar:
Ketojenik diyet türüne göre karbonhidrat, protein ve yağ oranları dikkate alınarak beslenme programı planlanır. Beslenme programında, tüketilebilecek besinlere yönelik bazı öneriler şu şekildedir:
- Et: Kırmızı et, biftek, et ürünleri (jambon, salam, pastırma, sosis), tavuk eti, hindi eti, balık (alabalık, kefal, ringa, sazan, hamsi, somon, ton balığı, uskumru vs yağlı balıklar),
- Çeşniler: Tuz, baharatlar (karabiber, kırmızı biber, kekik vs),
- Yumurta: Özellikle büyük yumurtalar,
- Kuruyemişler ve tohumlar: Badem, ceviz, fındık, çekirdek (ay çekirdeği, kabak çekirdeği), keten tohumu, chia tohumu,
- Meyve sebzeler: Soğan, biber, domates gibi sebzeler, sınırlı miktarda avokado,
- Süt ürünleri: Kaşar peyniri, mozzarella peyniri, beyaz peynir, krem peynir, tulum peyniri, keçi peyniri, katkısız tereyağı, şekersiz krema,
- Yağlar: Sızma zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, avokado yağı,
- Atıştırmalıklar: Bitter çikolata, haşlanmış yumurta, kuruyemişler, peynirler, et, fındık ezmesi.
Ketojenik diyette önerilmeyen gıdalar:
Ketojenik diyet programlarında tüketilmemesi önerilen ürünler şunlardır:
- Çeşniler: Mayonez, ketçap, salata sosları, ballı hardal,
- Alkol: Bira, şarap likör vs alkollü içecekler,
- Şekerli gıdalar: Kola, katkılı soda, meyve suyu, şeker katkılı çay veya kahve, dondurma, kek, tatlılar, çikolata, şuruplar, tatlandırıcılar,
- Meyve ve sebzeler: Çilek gibi küçük meyveler ile avokado hariç tüm meyveler, patates, havuç gibi sebzeler,
- Baklagiller: Barbunya, mercimek, nohut, fasulye, bezelye,
- Tahıl ürünleri: Bulgur, makarna, buğday ekmeği, pirinç.
Ketojenik diyetin faydaları:
- Epilepsi (sara) nöbeti geçiren çocuklarda nöbet görülme sıklığını azaltır,
- Alzheimer hastalığının belirtilerini azalttığı, hastalığın gelişim sürecine olumlu katkı sağladığı iddia edilmektedir.
- Önerilen ürünlerin düzenli takibi yapıldığında kilo vermek mümkün gözükmektedir, uyum başta zor olsa da zaman içinde diğer diyetlere oranla daha kolay olabilmektedir.
- Bazı hastalıklar için (kalp damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, metabolik hastalıklar vs) risk faktörlerini azaltmaktadır.
- Kan insülin düzeyini kontrol altında tutmak, dolayısı ile diyabette insülin ihtiyacını azaltmak, mümkündür. Bu sayede Parkinson, polikistik over sendromu, akne vulgaris gibi hastalıklara olumlu katkı sağlanabilir.
- Az sayıda çalışma, bu diyetin yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasına katkı sağladığını iddia etmektedir.
Diyetin faydalı olduğu hususlar için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu iddialara dayanarak hastalıkların tedavisinde kullanılması, tedavi planlamalarının değiştirilmesi daha ciddi sorunlar doğurabilir. Bu nedenle bu tarz diyetlerin, özellikle de kronik hastalık riskiniz veya tanısı konulmuş bir hastalığınız varsa mutlaka takip eden uzman ile görüşülmesi, onun önerileri ve takibi altında kullanılması gerekir.
Ketojenik diyetin olası yan etkileri:
Ketojenik diyet tamamıyla doğal, sağlıklı bir diyet değildir. Bazı yan etkilerin gelişme olasılığı vardır. Bazen de mevcut hastalıkları alevlendirme, şiddetini artırma, tedavi planını bozma veya komplikasyon geliştirme gibi riskleri olabilir.
- Diyetin başlangıç döneminde keto gribi tablosu gelişebilir. Genellikle bir hafta içinde normale döner.
- Böbrek taşı gelişme riskini 50 kat artırır.
- Çocuklarda büyüme geriliklerine neden olabilir.
- Hamileler ve fetüs için zararlıdır.
- Uzun dönem uygulamalarda kan kolesterol düzeylerinde ve buna bağlı olarak damar tıkanıklığı riskinde artma olabilir.
- Kan glukoz seviyesinin kontrolü zorlaşabilir. Diyabet hastalarının tedavi planlamaları bozulabilir, komplikasyonlar gelişebilir.
- Kabızlık, mide bulantısı, sindirim problemleri olabilir.
- Yorgunluk, halsizlik, uyku problemleri gelişebilir.
- Egzersiz performansı düşebilir.
- İdrarda ve nefeste koku olabilir.
- Sıvı elektrolit dengesi bozulabilir, uzman kontrolünde sıvı elektrolit takibi yapılmalıdır.
- Karciğer hastalığı olan kişilerde hastalığın şiddetlenmesi, komplikasyon gelişme riski vardır.
- Kemik erimesi riski oluşabilir.
- Vitamin ve mineral dengesini ayarlamak zorlaşabilir, beslenme sorunları oluşabilir. Vitamin, mineral takviyesi gerekebilir.
- Kalp ritim bozukları uzun vadede gelişebilir.
Ketojenik diyet önerilmeyenler gruplar:
Her ne kadar ketojenik diyet kilo verme açısından faydalı olsa da bazı gruplarda beslenme gereksinimleri açısından uygulanması sakıncalı olabilir.
Ketojenik diyetin uygulanmasının sorun oluşturabileceği, önerilmeyen gruplar şunlardır:
- Gebeler: Gebelik dengeli beslenmeyi gerektiren, fetusun ihtiyaçlarının hesaplandığı özel bir dönemdir. Bu dönemde sadece keton diyeti değil diğer diyet türlerinin de gebe ve bebek beslenmesi açısından sorunlar oluşturabileceği aşikârdır. Gebelik döneminde diyetisyen kontrolünde, gebeye ve gebeliğe özgü bir beslenme programı hazırlanmalıdır.
- Çocuklar: Gelişme çağındaki çocuklar, ergenler içinde bulundukları döneme özgü beslenmelidir. Bu dönemlerde ihtiyaç duyulan besin öğelerinin alınmaması, gelişim gerilikleri, zeka gerilikleri gibi ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. Bu dönemlerde uygulanan diyetler diyetisyen onayı ve desteği ile yürütülmelidir.
- Kalp hastalıkları: Yağ oranı yüksek diyetler zaman içerisinde damarlarda tıkanıklık ile seyreden hastalıklar açısından risk olabilir. Daha önceden kalp ve damar hastalıkları açısından riskli bulunan kişilerde bu tarz diyetler mevcut durumu ağırlaştırabilir, yeni komplikasyonların gelişmesine neden olabilir.
- Yeme bozukluğu olanlar: Yeme bozuklukları vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğelerinin yeterince alınamadığı önemli psikiyatrik sorunlardır. Anoreksia nevroza, bulimia nevroza gibi yeme bozukluklarında kişiye özel beslenme programları ve tedavi planları oluşturulmalıdır.
Bunlar dışında insülin direnci ihtimaline karşılık diyabetes mellitus hastalığında, ayrıca karaciğer veya böbrek yetmezliğinde, böbrek taşı oluşmaya eğilimli olanlarda, hipertansiyonda ve mide barsak hastalıklarında ketojenik diyetin mevcut hastalığı ağırlaştırma ihtimali vardır. Ayrıca kronik hastalığı olanlarda ketojenik diyet kullanılan ilaçların etkinliğini, dozunu, türünü etkileyebilir. Tüm bu hususların bir diyetisyen tarafından ilgili uzmanlarla birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Ketojenik diyet süresi:
Ketojenik diyetin başlanmasına ve süresine uzman kontrolünde karar verilir. Mevcut hastalıklarınıza, diyete uyum seviyesine, diyetin başarısına göre diyet süresi belirlenir. Genellikle 24 ayı geçirilmez. Ancak 3 aydan daha kısa sürede bırakılan veya 3 ay kadar ara verilen diyet programlarında elde edilen kazanımların kaybı riski yüksektir.