Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
Normal bir yetişkinde kan basıncının ortalama 120/80 mmHg olması beklenir. Kan basıncı kişinin özellikleri, yaşı, kilosu veya beslenme alışkanlıkları gibi birçok faktörden etkilenir. Bu nedenle sistolik kan basıncı (büyük tansiyon olarak da bilinir) 90-140, diastolik kan basıncı ise (küçük tansiyon olarak da bilinir) 60-90 arasında değişebilir. Bu değerler arası normal tansiyon olarak değerlendirilir. Kan basıncının 140/90 mmHg ve üzerinde olması hipertansiyon (yüksek tansiyon), 90/60 mmHg’nın altındaki değerler ise düşük tansiyon (hipotansiyon) olarak adlandırılır.
Hipertansiyon kan damarlarının ulaştığı hemen her organı etkileyebilen, ancak en çok kalp, böbrek ve beyin üzerinde hasar oluşturan sistemik, kronik ve ciddi bir hastalıktır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hastaların yaklaşık yarısının hastalıklarının farkında olmadığını ifade etmektedir. DSÖ verilerine göre dünya genelinde 30-80 yaş aralığında yaklaşık 1,3 milyar kişi hipertansiyon tanısı almıştır. Ancak bunların yaklaşık 270 milyon kadarı uygun tedavi ile kan basıncını kontrol altına alabilmektedir.
Her ne kadar son yıllarda DSÖ önderliğinde ülkelerin uyguladıkları kontrol programları ile hastalığın görülme sıklığı üçte bir oranında azaltılmış olsa da hipertansiyon halen en önemli ölüm nedenleri arasında yer almaktadır.
Kan basıncı ölçümü nasıl yapılır?
Kan basıncı, kanın atardamaların içinden geçerken damar duvarına uyguladığı basınçtır. Kalp atımı esnasında ortaya çıkan değer büyük kan basıncı (sistolik), diğer zamanlarda ortaya çıkan değer küçük kan basıncı (diyastolik) değerdir. Kan basıncı tansiyon aleti (sfigmomanometre) ile ölçülür ve birçok faktörden etkilenir. Kan basıncının doğru ölçülmesi önemlidir.
Cıvalı, aneroid ve elektronik tansiyon aletleri mevcuttur. Cıvalı tansiyon aletleri daha çok tercih edilmekle birlikte, kullanım kolaylığı, özel bir eğitim gerektirmemesi gibi nedenlerle ev tipi kullanımlarda elektronik tansiyon aletleri tercih edilmektedir.
Ölçüm yapılan tansiyon aleti ilgili kurumlar tarafından onaylanmış, kalibrasyonları yapılmış olmalıdır. Ölçüm yapılan tansiyon aleti kişinin koluna uygun olmalıdır. Koldan ölçümlerde manşonun genişliği kolun üçte ikisini kaplamalıdır.
Kan basıncı ölçümünde (koldan ölçüm için) dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
- Kan basıncı ölçümü sessiz ve sakin bir ortamda yapılmalıdır.
- Ölçüm öncesi hasta oturtulur ve beş dakika dinlenmesi istenir.
- Çay, kahve, sigara içilmiş ise en az yarım saat sonra kan basıncının ölçülmesi önerilir.
- Kan basıncı ölçümü yapılırken hastanın her iki ayağı da yere basmalıdır, bacak bacak üstüne atılmaz.
- Ölçüm süresince konuşulmaz, hareket edilmez.
- Kolu sıkacak elbiseler çıkarılır. Kol üzerinde sıkmayan elbiseler kıvrılır, kol iyice açılır.
- Elbise üzerinden kan basıncı ölçülmez.
- Kolun üst kısmı kalp hizasında olmalıdır.
- Tansiyon aletinin manşonu, dirsek çukurunun 2 cm kadar üzerinde olacak şekilde kola sarılır.
- Tansiyon aletinin manometresi görünür ve kolayca okunabilir bir şekilde tutulur.
- Steteskop başlığı koldaki atardamarın üzerine gelecek şekilde yerleştirilir.
- Nabız kaybolana kadar, kol üzerindeki damara parmakla bastırılarak manşon şişirilir. Sonra kenardaki vida gevşetilir ve havanın dışarı çıkması sağlanır, manşon kolda iyice gevşeyene kadar havası yavaş yavaş indirilir.
- Manşon havası indirilirken ilk duyulan ses sistolik kan basıncını (büyük tansiyon) verir. Sesin kaybolduğu nokta ise diyastolik kan basıncını (küçük tansiyon) verir.
Kan basıncı her iki koldan ölçülür. Kollar arasında 20 mmHg kadar fark olması normaldir. Daha sonra yüksek olan taraftan tekrar ölçülür.
Bilekten ölçen elektronik tansiyon aletlerinin pillerinin zayıf olmaması, kalibrasyonunun yapılmış olması önemlidir. Sakin ve sessiz bir ortamda, ayaklar yer paralel, değecek şekilde, hareket etmeden, konuşmadan ölçüm yapılır. Büyük ve küçük tansiyon değerleri ekrandan okunur.
Kan basıncı ölçümlerinde sağlık kuruluşlarında hastaların beyaz önlük etkisiyle kan basınçlarında değişimler olabilir. Bu nedenle tek bir ölçümle hipertansiyon tanısı koymak yerine ardışık ölçümler, gerektiğinde sağlık kuruluşu dışı ölçümleri gerekebilir. Evde kan basıncı ölçümü imkanı varsa hastaya takip kartı düzenlenip günün belli saatlerinde yapılan ölçüm sonuçlarını kaydetmesi istenebilir.
Hipertansiyon türleri nelerdir?
Hipertansiyon sık görülmesine rağmen çoğunlukla altta yatan bir hastalık tespit edilemez.
Uzmanlar hipertansiyonu iki grup olarak değerlendirir:
- Primer hipertansiyon: Altta yatan bir hastalığın tespit edilemediği, genetik ya da yaşamsal alışkanlıklara bağlı olduğu düşünülen ve vakaların büyük kısmını oluşturan gruptur.
- Sekonder hipertansiyon: Altta yatan bir hastalık (diyabetes mellitus, böbrek hastalıkları, endokrin hastalıklar, kullanılan diğer ilaçlar vs) tespit edilen, tedavisinin de bu etkenin düzeltilmesiyle mümkün olduğu daha az görülen gruptur.
Hipertansiyon için risk faktörleri nelerdir?
Hipertansiyon çoğunlukla nedeni belli olmayan bir hastalık olsa da bazı faktörler hastalık için zemin hazırlayabilir. Hastalık için risk oluşturan faktörler şunlardır:
- Ailede, özellikle birinci derece yakınlarında hipertansiyon, kalp hastalığı hikayesi,
- Obezite,
- Hareketsiz yaşam,
- Düzensiz beslenme,
- Aşırı tuz alımı,
- Yaş (50 yaş üzeri),
- Cinsiyet (50 yaşına kadar erkeklerde, 50 yaşından sonra kadınlarda daha sık görülür),
- Tütün ve tütün ürünleri kullanımı,
- Alkol bağımlılığı.
Hipertansiyon neden gelişir?
Hipertansiyon vakalarının çoğunun nedeni bilinmemektedir. Bazı yaşam alışkanlıklarının nedensel ilişkisi olduğu düşünülse de vakaların ancak %5’inden azında hastalığın nedeni hakkında yorum yapılabilir.
Hipertansiyon gelişimi açısından risk oluşturabilen yaşamsal alışkanlıklar (obezite, beslenme alışkanlıkları, sigara, alkol, hareketsizlik vs) ve genetik faktörlere ilave olarak, aşağıdaki etkenlerde rol oynayabilir:
- Böbrek hastalıkları (Kronik böbrek yetmezliği, enfeksiyonlar, glomerulonefrit vs)
- Cushing sendromu (böbreküstü bezlerinden aşırı kortizol üretimi ile karakterize bir hastalık),
- SLE (bağışıklık sisteminin organlara nedensiz saldırdığı bir otoimmun hastalık),
- Tiroid hastalıkları,
- Diyabetes mellitus,
- Feokromositoma,
- Doğum kontrol hapları,
- İlaçlar (kortikosteroidler, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar vs).
Hipertansiyon belirtileri nelerdir?
Hipertansiyon vakalarının yaklaşık yarısı bir belirti vermez. Hastalar ya hastalıklarını bilmezler veya tesadüfen tansiyon ölçümlerinde tanı konurlar. Hastalığın ve komplikasyonlarının ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alması nedeniyle “sessiz katil” olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır.
Hipertansiyon vakalarında görülebilen olası belirti ve bulgular şunlardır:
- Baş ağrısı,
- Ense ağrısı,
- Halsizlik, yorgunluk,
- Sersemlik hissi,
- Sık idrara çıkma,
- Bulantı, kusma,
- Görme bozuklukları,
- Bacaklarda şişlik,
- Burun kanaması,
- Kulak çınlaması,
- Kalpte ritim bozuklukları,
- Çarpıntı,
- Solunum problemleri.
Hipertansiyon tanısı
Hipertansiyon uygun şartlarda yapılan kan basıncı ölçümleri ile rahatlıkla tanı konulabilen bir hastalıktır. Çoğu hastada anamnez ve muayene bulguları normal olabilir.
Sağlık kuruluşunda yapılan ölçümlerde kan basıncı 140/90 mmHg ve üzerinde, evde uyanıkken yapılan ölçümlerde 135/85 mmHg ve üzerinde, evde uyurken yapılan ölçümlerde ise 120/80 mmHg ve üzerindeki değerler hipertansiyon olarak değerlendirilebilir. 40 yaş üzerindeki herkesin belli aralıklarla tansiyon ölçümlerinin yapılması önerilir.
Anamnezde hastanın mevcut diğer hastalıkları, kullandığı ilaçlar, sigara, alkol kullanımı, beslenme alışkanlıkları, egzersiz durumu, aile hikayesi sorgulanır.
Hipertansiyon tanısında önemli olan altta yatan bir hastalık varsa bunun tespit edilmesi ve tedavisinin sağlanmasıdır. Bu nedenle:
- Kan glukoz düzeyi (açlık/tokluk kan şekeri, Hemoglobin A1C vs)
- Hormonal testler (tiroid testleri vs)
- EKG,
- İdrar testleri (proteinüri, enfeksiyon vs)
- Böbrek fonksiyon testleri (BUN, kreatinin vs)
- Alt batın ultrasonografisi vs yapılabilir.
Hipertansiyon tedavisi
Hipertansiyon tedavisi risk faktörlerinin önlenmesi, ilaç tedavisi ve altta yatan hastalığın tedavisi şeklinde gruplandırılır. Tüm hastalarda öncelikli tedavi basmağı risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu aynı zamanda hipertansiyondan korunma amacıyla da önerilebilir.
Risk faktörlerinin kontrolü:
- Obezite kontrolü: Fazlalık kilolar kan basıncının yükselmesinde çok etkilidir. Uygun diyet, düzenli fiziksel aktivite ile kaybedilen her 5 kilogram, kan basıncında yaklaşık 40 mmHg iyileşme demektir.
- Tuz kısıtlaması: Sodyum klorid (tuz) hipertansiyon gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Günlük tuz alımının kısıtlanması hem hipertansiyon hem de buna bağlı kalp hastalıklarının tedavisinde çok iyi sonuçlar verir.
- Düzenli fiziksel aktivite: Hipertansiyondan korunmada ve tedavisinde fiziksel aktivite ektin bir yöntemdir. Ayrıca kalp hastalıkları gelişme riskini azaltır. Haftanın en az beş günü ve en az yarım saat egzersiz önerilir.
- Sigaranın bırakılması: Tütün ve tütün ürünleri içerikleri nedeniyle çok sayıda hastalıkta olduğu gibi hipertansiyonda da ciddi bir risk faktörüdür. Hipertansiyon gelişim riskini artırır, tedavide başarıyı azaltır, komplikasyon gelişme riskini artırır. Tütün ve tütün ürünlerinden uzak durulmalıdır.
- Beslenme: Sebze ve meyve ağırlıklı, az yağlı veya yağsız, lifli gıdalardan içeren ürünler tercih edilmelidir. Düzenli fiziksel aktivite ile birlikte kilo kontrolü ve hipertansiyon riskinin azaltılmasında oldukça etkindir.
- Stres yönetimi: Stresten uzak durulması, gerekirse buna ilişkin destek alınması hipertansiyon ve ilişkili hastalıkların çoğunda, korunma ve tedavi açısından önemlidir.
İlaç Tedavisi:
Hipertansiyon tedavisinde hastalığın şiddeti, süresi, altta yatan hastalık, hastanın genel özellikleri vs dikkate alınarak uygun ilaç tedavisi uygulanabilir.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar şunlardır:
- Diüretikler (indapamid, furosemid, bumetanid, spironolakton vs)
- Betblokerler (atenolol, metoprolol, bisoprolol, karvedilol vs)
- Kalsiyum antagonistleri (nifedipin, amlodipin, verapamil, ditiazem vs)
- ACE-I (anjiotensin dönüştürücü enzim inhibiörleri) (kaptopril, enalapril, ramipril, lisinopril, trandolapril vs),
- Alfablokerler (doksazosin vs),
Hipertansiyonun komplikasyonları:
Hipertansiyon uygun şekilde tedavi edilmediği takdir de ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Olası komplikasyonlar şunlardır:
- Kalp krizi,
- Beyin damarlarında kanama,
- İnme,
- Kalp yetmezliği,
- Kalp ritim bozuklukları,
- Aort damarında yırtılma,
- Böbrek yetmezliği,
- Göz problemleri,
- Periferik damar hastalıkları,
- Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi).