Vücudumuzda eritrositlerde oksijeni bağlayan ve oksijene ihtiyaç duyan tüm hücrelere dağıtan molekül hemoglobindir. Normal yetişkinlerde eritrositlerdeki hemoglobini onlarca farklı tiplerde olmasına rağmen çoğunluğu hemoglobin A (%97), yaklaşık %2.5’u HbA2 ve yaklaşık %0.5’i HbF’den oluşur. Bunların dışında onlarca farklı hemoglobin tipine de rastlanılabilmektedir. Hemoglobin A molekülünün alt modifikasyonları da bulunmaktadır. Örneğin HbA1a, A1b ve A1c tespit edilebilen modifikasyonlardır. Yani HbA1 ise, HbA1a, HbA1b ve HbA1c’nin toplamından oluşur. Hatta HbA1a’nın da iki ayrı Hb komponenti tespit edilebilmiştir. Bunlar da HbA1a1 ve HbA1a2 dir.
HbA1’in glukoz ile bağlanması ile oluşan dayanıklı yapı Uluslararası Klinik Biyokimya Derneği (IFCC) tarafından HbA1c olarak tanımlanmıştır. HbA1c kandaki ana glikozile hemoglobindir ve HbA1 ‘in yaklaşık %80’ni oluşturur.
HbA1c normal insan eritrositlerinde en bol bulunan minör hemoglobindir. Total hemoglobinin %5’ini oluşturur. Ancak diyabetli hastalarda 2-3 kat artmıştır. HbA1c’nin ortalama normal seviyesi %4-6’dır.
Eritrosit zarı glukoza serbestçe geçirgen olduğundan HbA1c, geçmiş 120 günlük süredeki (ortalama eritrosit yaşam süresi) ortalama glukoz metabolizmasının klinik olarak yararlı bir indeksidir. HbA1c geçmiş 2-3 aylık dönemdeki glisemik kontrolu yansıtır. Her ne kadar HbA1c, 120 günlük eritrosit yaşamı süresince oluşursa da, 120 gün içinde son zamanlardaki gliseminin daha fazla etkisi vardır. Özellikle son ay içerisindeki etki yarı yarıyadır.
Diabet hastalarında glukoz kontrolünün takibinde en iyi test HbA1c’dir.Tüm hastalarda başlangıçta ve tedavi takibinde ölçülmelidir.
HbA1c için kan örneği alımında açlık tokluk fark etmez günün herhangi bir saatinde alınabilir. Ancak alınan örneğin sıcakta beklemesi sonucu etkileyebilir. Çalışılan laboratuvarda hangi hemoglobin modifikasyonlarına çalışıldığı da önemlidir. Glikoz ile bağlık tüm hemoglobinler yerine sadece HA1c seviyesinin çalışılmış olması önemlidir. Çünkü bazı laboratuvarlarda ekonomik sebeplerle sadece HbA1c yerine glikolize tüm hemoglobinlerin ölçülmesi yanlış yüksekliklere sebep olabilmektedir. Ayrıca rutin kullanımda farklı ölçüm prensipleri olan 30’dan fazla glikolize hemoglobin metotu bulunmaktadır. Bu nedenle laboratuvar sonuçlarının birebir değil ancak kabaca karşılaştırılabilineceği hatırda tutulmalı ve hasta takibi mümkün olduğu kadar aynı metotla yapılmalıdır.
HbA1c son 2-3 ay içindeki ortalama kan glukozunun göstergesidir. Tip 2 diyabet gibi iyi kontrol edilebilen hastalarda yılda 2 kez yapılması yeterlidir. Tip 1 diabetiklerde ise 3 ayda bir yapılmalıdır. Tedavi değişimde en iyi cevap 2-3 ay sonraki test sonucunda yansır. Sık test yaptırmanın yararı yoktur.
HbA1c sonuçlarında minimal değişimler ölçüm farklılıklarından kaynaklanabilir. HbA1c seviyesindeki %1’lik fark iseyaklaşık 35 mg/dl ortalama kan glukoz değişimini gösterir.
HbA1c sonuçları yorumlanırken hastanın semptomları ve hemoglobinopati, hemoliz, üremi gibi klinik tablolara sahip olup olmadığı kontrol edilmelidir.Çünkü bu durumlar eritrosit seviyelerini dahi değiştirebilmektedir.
HbA1c diyabet taramasında pek kullanılmaz. Ayrıca HbA1c bazı hemoglobinopatilerde (HbSS, HbCC, HbSC) de kan glukozu kontrolünde kullanılmaz.
Kan veya idrardaki glukoz miktarı veya idrarda keton testleri o andaki durum hakkında bilgi sağlarken, HbA1c ise geçmişteki ortalama gliseminin güvenilir bir göstergesidir. Rutin olarak, tüm diabetik hastalarda başlangıçta glisemik kontrol durumunun belirlenmesi, daha sonrada tedavinin izlenmesinin bir parçası olarak HbA1c testi yapılmalıdır.
Tedavi alan hastalarda HbA1c konsantrasyonunun %7’nin altında tutulması, %8’in üzerinde seyri devam eden durumlarda tedavi rejiminin gözden geçirilmesi gerekebilir. Diyabet tedavisi bireyselleştirilmesi gereken ve kişiye göre takip ve tedavi uygulanması gereken bir durumdur. Örneğin HbA1c seviyelerindeki hızlı düşüşler her ne kadar diyabetik retinopati riskini düşürse de ciddi hipoglisemi riskini de artırmaktadır.
Bazı hastalarda kan şekeri çok yüksek olmasına rağmen HbA1c düzeyleri çok düşük veya normal tespit edilebilir. Bu hastalarda kandaki eritrositlerin parçalandığı hematolojik sebepler de akılda tutulmalıdır.
Fotoğraf: Pavel Danilyuk