Demir eksikliği anemisi (kansızlık) nasıl tedavi edilir?

Demir eksikliği anemisi 

Demir eksikliği dünya çapında en yaygın beslenme bozukluğudur. Demir eksikliği, anemi vakalarının yaklaşık yarısından sorumludur. Demir eksikliği anemisi tanısı, vücuttaki düşük demir depoları ve kandaki hemoglobin seviyesinin normalin altında olması bulguları ile seyreder. Kadınlar en sık hamilelik sırasında mutlaka demir eksikliği açısından kontrol edilmeli ve profilaktik destek almalıdır. Çocuklar ise özellikle bir yaşında demir desteği almalıdır. Erkeklerde demir eksikliği nadir görülür. Erkeklerde ve postmenopozal kadınlarda demir eksikliği anemisi teşhisi konulursa ileri tetkiklerle, örn. gastrointestinal endoskopi ile değerlendirilmelidir.  

Demir eksikliği anemisinin belirtileri 

Demir eksikliği anemisinin belirtileri yorgunluk ve enerji eksikliği hisseder. Ayrıca nefes darlığı, kalp atışlarını fark edecek kadar kalp çarpıntısı ve ciltte solukluk görülür.  

Daha az görülen semptomları şunları içerir: 

  • Baş ağrısı 
  • Kafada çınlama, vızıltı veya tıslama sesleri duymak (kulak çınlaması) 
  • Yemeklerin tatlarının bozulması 
  • Kaşıntı hissi 
  • Ağrılı bir dil 
  • Saç dökülmesi – fırçalarken veya yıkarken daha fazla saç çıktığını fark edersiniz 
  • Toprak, kağıt veya buz (pika) gibi gıda dışı maddeleri yemek istemek 
  • Yutma zorluğu (disfaji) 
  • Ağız köşelerinde ağrılı açık yaralar (ülserler) 
  • Kaşık şeklindeki tırnaklar 
  • Huzursuz bacak sendromu 

Demir eksikliği anemisinin nedenleri 

Demir eksikliği anemisi genellikle yetersiz demir alımını, azalmış demir emilimi, artan demir talebini ve artan demir kaybını içerir.  

En sık görülen nedenleri: 

  • Anormal uterin kanama %20-30 
  • Uzun süre aspirin veya NSAİD ağrı kesici kullanımı %10-15 
  • Kalın bağırsak kanserleri %5-10 
  • Anjiyodisplazi %5 
  • Kan bağışı %5 
  • Mide kanseri %5 
  • Ülser %5 
  • Çölyak hastalığı %4-6 
  • Gastrektomi (%5’ten az) 
  • Helycobacter pylori enfeksiyonu (%5’ten az) 
  • Özofajit %2-4 
  • Özofagus kanseri %1-2 
  • Gastrik antral vasküler ektazi %1-2 
  • İnce bağırsak tümörleri %1-2 
  • Hematüri %1 
  • Diğer nadir sebepler %1’den az 

Demir eksikliği anemisinin teşhisi 

Demir eksikliği anemisi denilebilmesi için laboratuvar testleriyle demir depolarının doluluğunun azalmış olması ve kan hemoglobin seviyesinin normalin iki standart sapma altında olmasıyla tespit edilmiş olması gerekir. Serum ferritin seviyesinin ölçümü, demir eksikliği anemisini teşhis etmek için en doğru testtir. Ayrıca demir eksikliği anemisi olan tüm erişkinlerde çölyak hastalığı için tarama düşünülmelidir. 

Demir eksikliği anemisinde eritrosit hacmi de küçülür. Eritrosit hacminin küçülmesi kronik inflamatuar durumlar, kurşun zehirlenmesi, thalasemi ve sideroblastik anemi gibi bazı durumlarda da görülebilir. MCV testi ile eritrositlerin büyüklüğü ortalaması incelenmelidir. Ancak hastaların %40’ında eritrosit hacmi normal görülebilir.  

Ferritin, demir depolarını yansıtır ve demir eksikliği anemisini teşhis etmek için kullanılan bir testtir. 15 ng/mL’nin (33,70 pmol/L) altındaki seviyeler demir eksikliği anemisi teşhisi ile tutarlı olsa da, 30 ng/mL (67,41 pmol/L) sınırının kullanılması daha çok tercih edilir. Ferritin ayrıca bir akut faz reaktanıdır ve kronik inflamasyon veya enfeksiyonlu hastalarda yükselebilir. Bu da tanıyı kaçırmaya sebep olabilir. Kronik inflamasyonu olan hastalarda, ferritin seviyesi mL başına 50 ng’den (L başına 112.35 pmol) düşük olduğunda demir eksikliği anemisi olasılığı yüksektir. Ferritin değerleri 100 ng/mL’ye (224.70 pmol/L) eşit veya daha yüksek olduğunda genellikle demir eksikliği anemisini yoktur denilebilir. 

Enflamatuvar durumu olmayan ve ferritin düzeyi belirsiz olan hastalarda (31 ila 99 ng/mL [69,66 ila 222,45 pmol/L]), demir durumunu belirlemek için başka testler yapılabilir. Demir eksikliği ile uyumlu değerler arasında düşük serum demir düzeyi, düşük transferrin doygunluğu ve yüksek toplam demir bağlama kapasitesi yer alır. 

Daha ileri tetkikler olarak çözünür transferrin reseptörü seviyesinin yüksekliği incelenebilir. Demir eksikliği anemisinde çözünür transferrin reseptör seviyesi yükselir. Çözünür transferrin reseptör seviyesi kronik inflamasyondan etkilenmez ve demir eksikliği anemisinin kanıt değerini yükseltir. Ayrıca eritrosit protoporfirin testi veya kemik iliği biyopsisi ile inceleme zaruri hallerde yapılabilir. Kemik iliği biyopsisinde normalde olması gereken boyanabilir demirin olmaması ile tanı konur. 

Demir eksikliği anemisinin tedavisi 

Demir eksikliği anemisi tespit edildiğinde altta yatan nedenin de tedavi edilmesi gerekir veya ilgili branş uzmanından destek alınmalıdır. 

Yetişkinlerde demir eksikliği anemisini tedavi etmek için gereken elemental demir dozu, üç ay boyunca günde 120 mg’dı. Çocuklar için dozaj, günde 60 mg’a kadar, günde kg başına 3 mg’dır. Bir aylık tedaviden sonra hemoglobinde dL başına 1 g’lık bir artış, tedaviye yeterli yanıtı gösterir ve tanıyı doğrular. Yetişkinlerde, demir depolarının yenilenmesini sağlamak için anemi düzeltildikten sonra tedaviye üç ay devam edilmelidir. 

Ağızdan demir tedavisinde en sık kullanılan demir preparatları ferrous fumarate, freeous gluconate ve ferrous sulfatedir. Kabızlık veya ishal, karın ağrısı, göğüste ağrılı yanma hissi, hasta hissetmek, siyah dışkılama gibi yan etkileri görülebilmektedir. 

Ağızdan demir tedavisine uyum sorunları, mide rahatsızlıkları, mide bulantısı, ishal ve kabızlık gibi yan etkiler nedeniyle tedaviye engel olabilir. Demir yemeklerle birlikte alındığında bu etkiler azalabilir ancak emilim yüzde 40 oranında azalabilir. Proton pompası inhibitörleri gibi ilaçlar ve mide asidinin azalmasına neden olan faktörler ilacın emilimini de azaltabilir. Ayrıca gastrektomi, gastrojejunostomi, bariatrik cerrahi veya diğer ince bağırsak ameliyatları geçirmiş olanlar gibi ağızdan preparatları tolere edemeyen veya absorbe edemeyen hastalarda damardan demir tedavisi uygulanabilir.  

İntravenöz tedavinin en yaygın sebepleri, gastrointestinal etkiler, inflamatuar bağırsak hastalığının kötüleşen semptomları, çözülmemiş kanama, ağızdan tedavi ile tablonun düzelmemesi, eritropoietin ile tedavi edilen böbrek yetmezliğinin neden olduğu anemi ve çölyak hastalığı olan hastalarda yetersiz emilimi sayılabilir. 

İntravenöz demir tedavisinde en sık kullanılan preparatlar, sodium ferric gluconate, demir dextran, demir sukroz ve ferumoxytoldür. İntravenöz demir tedavisi alan hastalarda anafilaksi reaksiyonları daha sık görülebildiğinden dikkatli uygulanmalıdır. Demir sukroz ve demir glukonat daha biyoyararlanımı yüksek etki sağlamaktadır. Ferumoxytol çok daha yeni bir preparattır ve kullanımı hızlı ve etkilidir. 

Hemoglobin seviyeleri dL’de 6 g’ın altında olan ve özellikle de hamile olan kadınlarda, güven verici olmayan fetal kalp belirtileri saptanırsa, düşük amniyotik sıvı hacimleri tespit edilirse, fetal serebral vazodilatasyona ve fetal ölüme neden olan anormal fetal oksijenasyon tespit edilirse destek kan transfüzyonu önerilir. 

Demir eksikliği anemisinin tedavisi sonrası bir yıl boyunca üç ayda bir tam kan sayımı ile kontrol edilmesi önerilir. Hemoglobin ve eritrosit değerleri stabil ve normal ise bir yıl sonra tekrar kontrol önerilir.  

Demir emilimini artıran durumlar: 

  • C vitamini  
  • Asidik gıdalar, örn; domates sosu 
  • Demir takviyelerinin aç karnına alınması 

Demir emilimini azaltan durumlar: 

  • Kahve, çay, süt, tahıllar, diyet lifi, fosfat içeren gazlı içecekler 
  • Kalsiyum, çinko, manganez veya bakır içeren multivitamin veya diyet takviyeleri 
  • Antasitler, H2 blokerler ve proton pompası inhibitörleri. 
  • Kinolonlar ve tetrasiklin antibiyotikler 

 

Scroll to Top