Bitkisel ürünler ve diyet takviyeleri karaciğer hasarına sebep olur mu?
Bitkisel destek ürünleri ve diyet takviyeleri her geçen gün gittikçe artan oranlarda kullanılmaya başlanılmıştır. Bununla birlikte karaciğer rahatsızlıklarında da artışlar görülmeye başlanmıştır. Bu karaciğer rahatsızlıklarının bitkisel ürünler ve diyet takviyelerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlayabilmek zor olsa da bu konuda birtakım çalışmalar yapılmıştır.
Navarro ve arkadaşlarının Hepatology dergisinde yayınladıkları “Bitkisel ve diyet takviyelerinden kaynaklanan karaciğer hasarı” adlı makalede bu çalışmalardan bahsedilmiştir. Bu çalışmaya göre ABD’deki karaciğer toksisitesi vakalarının %20’sinden bitkisel ürünler ve diyet takviyelerinin sorumlu olduğu tespit edilmiştir.
Bitkisel ürünler ve diyet takviyeleri ile kastedilen vitaminler, mineraller, diyet öğeleri, gıda bileşenleri, doğal otlar, bitkisel preparatlar ve sentetik bileşikler dahil olmak üzere geniş bir takviye yelpazesine atıfta bulunulmaktadır. Genellikle reçetesiz satılan bu ürünler tıbbi gözetim veya tıbbi öneri olmadan kullanıldığında karaciğer hasarına sebep olabilmektedir.
Bahse konu çalışmaya göre 2013-2014 yıllarında çalışmaya dahil edilen karaciğer hasarı vakalarının %20’sinden sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Daha ilginç olanı ise Asya ülkelerinde bu oranın Singapur’da %70, Kore’de %73, Çin’de %18,6 İzlanda’da %16 ve sadece Hindistanda %2,5 olarak tespit edilmiştir.
Karaciğer hasarına sebep olan ürünlerin yarısına yakının performans artırıcı ve vücut geliştirme ürünleri olduğu tespit edilmiştir. Özellikle anabolik steroidler içeren bu ürünlerle birlikte yeşil çay, kratom, karayılan otu gibi geleneksel botanik karışımlar, Çin bitkileri, Ayurveda ilaçları nın yanısıra niasin, multivitaminler, levokarnitin gibi multivitaminler de karaciğer hasarına sebep olan ürünler arasında sayılmıştır. Bu ürünlerin kullanım alanları vücut geliştirme, zayıflama, depresyon, cinsel performans artırma, bağışıklığı güçlendirme ve eklemleri güçlendirme sayılabilir.
Zayıflama amacıyla kullanılan ve yağ yaktığı iddia edilen yeşil çay ekstrelerinin kullanılmaya başlanılmasından itibaren 1-3 ay içerisinde kendi kendini sınırlayan akut karaciğer hasarına sebep olduğu, bu vakaların %10’unda sarılık ve ölüme kadar ağırlaşan tabloların da görüldüğü belirtilmiştir.
Bitkisel ürün ve takviyelerin karaciğer hasarına sebep olmasında çok daha önemli bir etkenin de bu ürünlerin başarılı olmasını sağlamak için içeriğine katılan sildenafil gibi cinsel gücü artırıcı klasik ilaçların veya ağrı kesicilerin veya kolesterol düşürücü ilaçların da eklenmesi oladuğu tespit edilmiştir. Yani aslında hastanın bitkisel ürün adı altında aynı amaçlı zaten kullanılan ilaçları aldığı, bu karışım durumunun karaciğer toksisitesini tetiklediği düşünülmektedir. Bir başka olası sebep de bu bitkisel karışımların ağırlığı ve içeriği net bir karışım olmaması ve diğer toksik olabilecek bitkilerle karışma ihtimali. Örneğin 2013 yılı içerisinde içeriğine “aegelin” etken maddesinin karıştığı düşünülen bitkisel ürünleri kullanan bazı hastalarda karaciğer hasarı salgını görülmüş ve bu hastaların bir kısmına karaciğer nakli yapılmak zorunda kalınmıştır.
Yasal olmayan yollarla kullanılan cinsel gücü artırıcı testesteron ve anabolik steroidler içeren bazı ürünlerin aynı zamanda kas büyümesini artırdığı, atletik performansı iyileştirdiği, vücut geliştirme ve performans geliştirme için kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle spor salonlarında satıcısı bol olan bu ürünlerin kullanılmaya başlanmasından itibaren 1-6 ay içerisinde başlayan kaşıntı ve sarılık ile kendini gösteren karaciğer hasarına neden olduğu bilinmektedir. Özellikle genç ve orta yaşlı erkeklerde görülen bilirubin yüksekliği, karaciğer yağlanması ve doku patolojisine yansıyan görüntülerle karaciğer hasarı tespit edilir. Sarılık 2-4 ay devem edebilir. Her ne kadar karaciğer hasarı zamanla düzelebilse de çok nadir de olsa böbrek hasarı, siroz ve safra kanalı sendromuna da neden olabilmektedir.
Bu tür rahatsızlıklardan korunabilmek için mecbur kalmadıkça bitkisel veya diyet takviyelerinin kullanılmaması, kullanılması durumunda mutlaka tıbbi tavsiye ile kullanılması, kullanılan ürünün kimliği, saflığı, gücü ve bileşimi için özelliklerin karşılandığının tam olarak doğrulanması gerektiği bildirilmektedir. Ancak botanik doğrulama standartları henüz yeterli düzeyde geliştirilememiştir.