Aşılar otizme neden olur mu?
Otizm nedir?
Otizm yaşam boyu süren bir nörogelişimsel durumdur. Hastanın anne karnında başlayan bir süreç ile birlikte vücudun gelişim aşamalarında kendisi de farklı seviyelerde belirtilerle kendini gösteren bir durumdur. Otizm belirtileri hastaya göre ve eşlik eden durumlara göre değişken oldukça heterojen bir tablodur. Otizmde baskın klinik özellikler, konuşma, sosyal etkileşim ve tekrarlayan veya kısıtlı davranışların varlığı üçlüsüdür. Ancak otizm, psikolojik ve fizyolojik olabilen birçok eş-hastalıkla da ilişkilidir. Tipik olarak çocuklukta ortaya çıkmaya başlar ve çoğu vakada 3 yaşında teşhis edilir. Erken göstergeleri arasında ismine tepki vermeme ve göz teması kurmada rahatsızlık yer alır.
Otizmin belirtileri
Otizmin klinik tanısı, bozulmuş sosyal gelişim ve tekrarlayan davranışlar ve ilgi alanları gibi bazı temel özelliklerin varlığına dayanır. Konuşma gelişiminde gecikme, öğrenme bozukluğu ve sosyal etkileşim zorlukları sık görülür. Genellikle çevreleriyle sosyal etkileşim başlatma eğilimi göstermezler. Bir aktivite planlama zorluğu veya ritüelleşmiş davranış kalıpları gösterirler. Bağımsız davranışları gerçekleştirme ve görevleri başlatma zorluğu sık görülür. Ayrıca el çırpma ve vücudu sallama gibi basmakalıp eylemler ve tekrarlayan kelimeler ve kısıtlı ifadeler gibi sözlü davranışlar gösterirler.
Otizmin eşlik eden ikincil semptomları arasında saldırganlık, hiperaktivite, dürtüsellik, anksiyete ve depresyon gibi eş-hastalıklar yer alır. Eş zamanlı hastalıklar arasında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), anksiyete ve zihinsel engellilik bulunur. Otizm teşhisi konulan kişilerin yaklaşık %30-50’sinde DEHB belirtileri de görülür. Anksiyete ve depresyon gibi durumlar genellikle OSB’li kişilerin günlük yaşamda karşılaştığı sosyal izolasyon ve iletişim zorluğu gibi zorluklar nedeniyle birlikte görülür. Şizofreninin de otizm ile bağlantılı olabileceği düşünülmektedir. Öyle ki bir zamanlar otizm çocukluk çağı şizofrenisi olarak da görülüyordu. Otizm bu karmaşık belirtiler ağı sebebiyle geniş bir semptom spektrumu gösterdiğinden Otizm spektrum Bozukluğu olarak isimlendirilir.
Otizm ile birlikte en sık epilepsi fizyolojik olarak eşlik edebilmektedir. Bunun yanısıra uyku bozuklukları, gastrointestinal problemler, bağışıklık sistemi problemleri ve otoimmün bozukluklar görülebilmektedir.
Otizmin nedenleri
Aşıların otizme neden olup olmadığı uzun süredir tartışılan konulardan birisidir. Aşıların otizme etkisinden önce otizmin nedenlerine kısaca değinmek gerekir.
Otizmin hem genetik hem de genetik olmayan olası sebepleri tespit edilmiş olup multifaktöryel sebepler olduğu düşünülmektedir. Kesin ve tek bir sebep bilinmemektedir. Ancak yüksek kalıtımsallığa sahip karmaşık bir genetik bozukluk olarak kabul edilir. Otizm bozukluğu belirtilerini ortaya çıkarabilecek yaklaşık 1000 gen hasarı tespit edilmiştir. Bu genler de mutasyon ve etki güçlerine göre seviye seviye sınıflandırılmıştır. SFARI gen veritabanında SPARK listesi olarak isimlendirilen bu genlerin ilişkisel istatistikleri genom çapında ilişki çalışmasında (GWAS) işlenmekte ve sürekli güncellenmektedir. Bu durumda her ne kadar genetik sebepler otizmin kısmi sebebi olarak ifade edilse de genetik sebeplerin sebepleri de bu gen hasarlarına neden olabileceğinden, genetik bozukluğun hasta bazlı tespiti ve bu tespit edilen genetik hasarın olası sebeplerine tek tek eğilinmesi gerekir. Bu da oldukça karmaşık bir süreçtir.
Otizmin genetik olmayan sebepleri çevresel faktörler olarak değerlendirilir. Bu faktörler arasında ebeveyn yaşı, annenin beslenme ve metabolik durumu, gebelik sırasında enfeksiyon, doğum öncesi stres ve belirli toksinlere, ağır metallere veya ilaçlara maruz kalma yer alabilir. Bazı yayınlarda babanın yaşı da şüpheliler arasında sayılmıştır. Annenin gebelik esnasındaki beslenme durumu, folik asit, çinko, demir, D vitamini ve omega-3 gibi mikro besinlerin fazlalığı veya eksikliği bozulmuş nörogelişime yol açabilir. Özellikle folik asit eksikliği ile birlikte fazlalığının da aynı sonuca sebep olabildiği görülmüştür. Gebelikte civa ve kurşun gibi toksik metallerin birikimi ve gebelikte temel metal olan çinko eksikliğinin otizm spektrum bozukluğuna yol açabileceği tespit edilmiştir.
Annede gebelik döneminde görülen enfeksiyonların sebep olduğu maternal sitokinlerin plasentaya kayarak fetüste inflamasyona ve aşırı sitokin üretimine yol açabileceği ve gen düzensizliğine neden olabileceği yönünde görüşler bildirilmiştir. Annenin gebelik sürecinde kullandığı ilaçlar, özellikle epilepsi ve depresyon ilaçları otizm spektrum bozukluğunu teşvik edebilir. Bu konu hakkında ilaçların dozuna bağlı olabileceği veya ilgili olmadığı yönünde de görüşler bildirilmiştir. Ayrıca çeşitli çevresel faktörler, örneğin gastrointestinal bozukluklar, epilepsi ve obezite gibi eş zamanlı hastalıkların riskini artırır.
Aşılar otizme neden olur mu?
Birçok çalışmada otizm gelişen çocukların ilk yaş videoları izlenerek otizm gelişme ihtimali tahmin edilebilmiştir. Bu durum otizmin doğuştan itibaren gelişim gösteren bir dizi karmaşık semptomlar birleşimi olduğunu desteklemektedir.
Otizmin sebeplerine dair böylesi karmaşık bir durum oluşması, zaman zaman hasta yakınlarının veya üçüncü tarafların bu içinden çıkılamaz duruma karşı suçu bir dış faktöre yüklemenin getirdiği bir rahatlama haline dönüşebilmektedir.
Genetik yapı anne karnında olgunlaşan ve tamamlanan bir mükemmel bir hassasiyete sahip olduğu için, bebek doğduğunda genetik yapısı zaten hemen hemen tamamlanmıştır. Otizm ile ilişkilendirilen ilk suçlu MMR aşısı ise 12-18 aylık çocuklara yapılır. Bu yaşta zaten otizm belirtileri kısmen görülmeye başlanmıştır. Semptomların başlama dönemine yakın uygulanan aşının hastalığın sebebi olduğu düşüncesi bu sebeple destek bulmaktadır. Oysa süreç çok daha öncesinden başlamıştır. MMR aşısı yaptırmayanların oranı artmasına rağmen otizm vaka oranlarında azalma görülmemiştir.
Diğer taraftan ikinci suçlu olarak görülen aşılardaki cıva ve diğer kimyasal maddelerin de otizm belirtilerinin başlamasına yakın dönemde vücuda aşılama yoluyla girmiş olması, otizmin sebebi olabileceklerini düşündürmüştür. Ancak aşılardan bu kimyasalları çıkarınca da otizm vakaları azalmamıştır. Bilakis aşılar haricinde birçok kaynaktan bu kimyasalların çok daha fazla miktarda alındığı da görülmektedir.
Aşıdan kaçınmak, bireyi ve toplumu uzun zamandır aşılar sayesinde unutulmuş hastalıklara yakalanma riskine maruz bırakır. MMR aşısı ile otizm arasındaki ilişkinin, aksini gösteren çok sayıda bilimsel kanıta rağmen halkın zihninde devam etmesi, çocuk sağlığı açısından onları güvensiz ve korunmasız bırakır. Bu durum ebeveyn sorumluluğunu ihmale dönüştürebilecek handikaplara da sahiptir. Hatta bazı bilim insanları ebeveynlerin kendi ihmallerini örtbas edebilmek ve bu durumu güçlü bir şekilde devam ettirebilmek için aşı karşıtlığının yılmaz savunucusu olduklarını düşünmektedir.