Alkali diyet

Alkali Diyet 

Alkali beslenme, asit içeren et, sür, yumurta, tahıl ve işlenmiş gıdaların azaltılması, vücut için gerekli olan vitamin ve minerallerin sebze, meyve ve bakliyat ürünlerinden alınmasını öngören bir beslenme türüdür. 

İlk olarak, karbonhidrat ve proteinlerin aynı öğünde yenmemesini, asit ve alkali gıdaların sindirim esnasında birbirini etkisizleştirdiğini savunan William Howard Hay tarafından 1930’lu yıllarda ortaya atılmıştır. Daha sonradan yapılan çalışmalar asit ve alkali gıdaların farklı bağırsak bölümlerinde sindirildiği ortaya çıksa da zaman içinde alkali diyet daha fazla taraftar toplamaya ve popüler diyetler arasında yer almaya başladı. William Howard Hay ayrıca çiçek hastalığına karşı yürütülen aşılama çalışmalarına da itirazları ile gündeme gelmiştir. 

Bu yazımızda, uzun yıllar boyunca tartışma konusu olan, son dönemde daha fazla taraftar bulan alkali beslenmenin genel özelliklerini, olası riskleri ve faydalarını ele almaya çalışacağız. Ancak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, öncelikle asit ve alkali kavramlarını ele almak gerekir.  

Asit- Alkali Kavramları: 

Sulu çözeltilerinin ekşimsi bir tadı olan ve turnusol kağıdını kırmızıya çeviren maddelere asit denir. Proton veren maddelerdir. 

Sulu çözeltilerinin acımsı bir tadı olan ve turnusol kağıdını maviye çeviren maddelere ise alkali denir. Proton alan maddelerdir. 

Asit ve alkali maddeler birbileri ile etkileşime girdiklerinde nötrleşirler, su ve tuz üretirler.  

Bir maddenin asit ve alkali değerini anlamak için pH (potansiyel hidrojen) değer kullanılır. pH değeri 0-14 arasında değişir. 1-7 arası asit değerler, 7-14 arası alkali değerlerdir. 7 değeri ise ne asit, ne alkalidir.  

Tüm canlı hücreler kendileri için uygun pH aralığında yaşarlar. İnsan kanında ideal pH değeri 7,2-7,4 arasıdır. Yani hafif alkali yönündedir. Bu değer çok az miktarda bile olsa asit yönüne kayarsa, vücut tekrar eski dengeye dönebilmek için bazı mineralleri (kalsiyum, potasyum, magnezyum vs) serumdan çeker. Eğer serumda bu mineraller yeterli düzeyde yoksa kemikler, karaciğer gibi organlardaki depolardan çeker.  

pH değerleri vücut organları arasında değişiklikler gösterir. Mide (1,35-3,5), deri (4,0-6,5), vajen (4,7 altı) asidik iken, pankreas sıvısı (8,8), safra (7,6-8,8) alkalidir.  

Asit ve alkali dengesi için vücut çok farklı mekanizmaları devreye sokar. Hormonlar, böbrekler, solunum gibi sistemler sayesinde tampon işlevi yürütülür. Beslenme esasında asit alkali dengesinde çok önemli bir görev üstlenmez. Ancak uzun süre asidik beslenme zaman içerisinde diğer tampon mekanizmaları bozabilir. Özellikle son dönem beslenme alışkanlıklarında yaşanan değişimler, fiziksel aktivite kısıtlamalarını içeren yaşam alışkanlıkları bu asit alkali dengesini bozmaya başlamıştır. Asit yönüne kayma sonucunda ise hücrelerde hasar yenileme özelliği bozulur, hücrede enerji üretimi azalır, ağır metallerin detoksifikasyonu azalır, tümör hücresi gelişme riski artar. 

Asidik besinler:  

  • Yağlar (avokado, ayçiçeği, kanola, mısır, kenevir tohumu, susam, zeytinyağları vs), 
  • Meyveler (kızılcık vs), 
  • Hayvansal gıdalar (dana biftek, balık, domuz, tavşan, hindi eti, yumurta vs), 
  • Süt ve süt ürünleri (peynir, yoğurt, tereyağı vs), 
  • İçecekler (alkollü içecekler, tatlı gazlı içecekler, soda vs), 
  • Soslar (ketçap, hardal, mayonez, soya sosları va), 
  • Cips ve benzeri atıştırmalıklar, 
  • Kahve, siyah çay, 
  • Çikolata, 
  • Kabak, ıspanak, pazı, erik, domates, kuru fasulye,  
  • Yapay tatlandırıcılar, 
  • Şeker ve şekerli ürünler (kek, pasta vs), 
  • Beyaz unlu gıdalar (ekmek, pasta vs), esmer pirinç, beyaz pirinç, 
  • İşlenmiş ve paketli gıdalar, 
  • Konserve ürünler. 

Bu gıdaların fazla miktarda tüketilmesi yanı sıra hareket etmeme, sinirlenme, üzülme gibi emosyonel durumlar da vücut asit miktarında artışa neden olabilir. Vücut asit düzeyindeki artış sonucunda: 

  • Sürekli bir yorgunluk hissi, 
  • Bağışıklık sisteminde zayıflama, 
  • Vücut salgılarında artış, 
  • Duygusal dengesizlikler, aşırı sinirlilik, heyecan, 
  • Kas, eklem ağrıları,  
  • Baş ağrıları, 
  • Uçuk görülebilir. 

Alkali besinler:  

  • Sebzeler: Brokoli, brüksel lahanası, bamya, buğday çimi, deniz sebzeleri, enginar, fermente sebzeler, filizler, havuç,  itüzümü, karnabahar, kara lahana, karahindiba, kereviz, kuşkonmaz, lahana, marul, mantarlar, pancar, patlıcan, pazı, roka, salatalık, sarımsak, soğanlar, su teresi, şalgam, tatlı patates, turp, yaban havucu, yenilebilir çiçekler, yonca, 
  • Meyveler: Ananas, ahududu, armut, avokado, böğürtlen, çilek, elma, muz,  greyfurt, hurma, incir, limon, karpuz, kavun, kayısı, kiraz, kivi, kuş üzümü, mandalina, şeftali, tropikal meyveler, üzüm, 
  • Hayvansal gıdalar: Haşlanmış yumurta, peynir altı suyu, süzme peynir, yoğurt, organik süt,  
  • Kuruyemişler: Badem, kestane, ay çekirdeği, kabak çekirdeği, fındık, tohumlar, 
  • İçecekler: Sebze suları, yeşil meyve suları, elma sirkesi, taze meyve suları, maden suyu, su, 
  • Çaylar: Yeşil çay, bitki çayı, kombu çayı, bançi çayı, ginseng çayı, karahindiba çayı, 
  • Baharatlar: Tarçın, köri, zencefil, hardal, acı biber, deniz tuzu, tamari, tüm otlar,  
  • Arı poleni, 
  • Probiyotikler, 
  • Karbonat,  

Alkali beslenme nedir? 

Alkali beslenme, alınan gıdaların alkali özellikte olanlardan tercih edilmesi ve bu sayede vücut pH’ının alkali tarafta tutulmaya çalışılmasıdır. Alkali beslenme ile kilo verileceği, vücut enerji düzeyinin artırılacağı, kanser veya kemik erimesi gibi hastalıkların önleneceği iddia edilmektedir.  

Vücut asit-alkali dengesi gıdalardan daha önce güçlü bir mekanizma ile sağlanmaktadır. Burada hormonlar, böbrekler, solunum sistemi gibi sistemler görev alır. Alkali gıda alımı uzun süre ve yüksek dozda olmadığı sürece bu dengeye çok fazla katkı sağlamaz. Yüksek miktarlarda alkali gıda alımının da başka sorunlara yol açabileceği unutulmamalıdır. Diğer taraftan tampon mekanizma bozulur ve denge asit ya da alkali tarafa kayarsa ciddi sağlık sorunları oluşabilir, hatta hayati tehlike ortaya çıkabilir. Gıdalar vücutta idrar asiditesini etkileyebilir. Bu nedenle idrarda pH analizi alınan gıdaların etkisini gösterebilir.  

Diğer taraftan alkali beslenme için önerilen gıdalar sağlıklı gıdalardır. Taze meyve ve sebzeler alınması, şeker, yağ, tuz, un gibi gıdalardan uzak durulması vücut sağlığı açısından faydalıdır. Özellikle kalp damar hastalıklarından korunma amacıyla rahatlıkla uygulanabilir.  

Alkali diyetin faydaları: 

  • Alkali diyet içeriği genel olarak sağlıklı gıdalardan oluşur. Genel olarak sağlıklı beslenmek vücut için faydalıdır. 
  • Asidik ürünlerin insülin direnci ile ilişkili olabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Alkali beslenme diyabet riskini azaltabilir. 
  • Alkali beslenme inme, hipertansiyon, damar tıkanıklıkları, kalp hastalıkları riskini azaltabilir. 
  • Alkali beslenmenin kanser riskini azalttığı iddia edilmektedir. Bunun temelinde çoğu kanser hücresinin dokularda asidik bölgeleri tercih ettiğinin yattığı düşünülmektedir. Ancak henüz bu iddia ispata muhtaçtır.  
  • Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmenin kas ve kemik sağlığı açısından faydalı olduğu, kemik erimesi riskini azalttığı iddia edilmektedir. Ancak bu iddia da daha fazla çalışma ile desteklenmesi gereken bir iddiadır. 
  • Alkali beslenme sonucunda kan magnezyum seviyesinin artırılması, kas ağrılarının azaltılmasında etkili olabilir. 
  • Alkali beslenme büyüme hormonu seviyesini artırabilir, bu da çocuklarda gelişme geriliği, boy kısalığı riskinde azalmaya neden olabilir.  
  • Epirubisin ve adriomisin gibi kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar alkali ortamda daha etkin olabilir.  
  • Alkali beslenmenin böbrek taşı oluşumunu azalttığı yönünde çalışmalar mevcuttur. 

Alkali diyetin olası zararları:  

  • Alkali diyet son yıllarda daha popüler olsa da çok uzun süredir gündemdedir. Ancak fayda olarak iddia edilen hususlara ilişkin henüz yeterli çalışma yapılmamıştır. 
  • Alkali diyet ile önerilen gıdalar sağlıklı gıdalardır. Ancak beslenmenin temeli dengeli bir gıda alımına dayanır. Uzun süre alkali beslenme bazı mineral ve vitamin eksikliklerine neden olabilir. Özellikle protein kısıtlanmasına bağlı olarak demir, kalsiyum, fosfor, B12 vitamini eksiklikleri gelişir. Kas kayıpları görülebilir. B12 vitamin eksikliklerine bağlı olarak sinir sistemi hasarları oluşabilir. Kalsiyum eksikliklerine bağlı kemik hasarları gelişebilir. Bunların takviye edilmesi gerekebilir. 
  • Alkalin diyet toplumun bazı kesimleri açısından pahalı bir beslenme modeli olabilir. Sürdürülebilirliği sıkıntı oluşturabilir. 
  • Alkalin diyetin etkinliğini takip etmek zor olabilir. Alkalin diyetin kan pH seviyesinde değişiklik yapmaması, gıdaların etkisinin idrar pH düzeyi ile izlenmesi, bunun takibinin ve beslenme ile ilişkilendirilmesinin zor olması vs. nedeniyle diyetin vücut üzerine oluşturduğu olumlu veya olumsuz etkileri izlemek sıkıntı oluşturabilir. 

Sonuç:  

Ünlü isimler, sporcular, internet fenomenleri, bazı diyetisyenler yoğun bir şekilde alkali diyeti önermektedir. Vücut için mucizevi etkileri olan herkesin mutlaka uygulaması gereken bir beslenme modeli olarak lanse edilmektedir. İnternet sayfalarında uzun uzun yenecek ve yenmeyecek gıdaların listeleri yayınlanmaktadır. Bazen anlaşılır, bazen de karmaşık gerekçelerle alkali diyetin faydaları açıklanmaya çalışılmaktadır. Ancak iddia edilen yararların daha fazla çalışma ile desteklenmeye muhtaç olduğu bir gerçektir. 

Alkali diyet içeriği itibarı ile sağlıklı gıdalardan oluşmaktadır. Özellikle kalp damar hastalıklarının önlenmesi, kilo verme gibi faydaları vardır.  

Ancak sağlıklı bir beslenme programı karbonhidrat, protein ve yağ dengesinin kurulması ile mümkündür. Alkali diyet düşünen kişilerin mutlaka bir diyetisyen ile bunu planlaması, diyetisyen kontrolünde diyet programını yürütmesi faydalı olacaktır.  Diyetisyeniniz alkali diyet yanı sıra egzersiz gibi ilave tedbirlerle destekleyecektir.  

Scroll to Top